12 Nisan 2009 Pazar

The Killing Road

Umarsizca dolasiyorum yollari.

Viyana ve Prag'i gordum. Simdi Berlin'deyim. Yarin ise Amsterdam'a gidecegim.

Afedersiniz, resmen ebem yiprandi bu yol esnasinda. O kadar cok yuruduk ki, ama Oktay beyimizin pek umrunda sayilmaz bu durum.

Kisaca yorumlamam gerekirse(ki aslen gerekmiyor, ama yine de yorumlayacagim.);

Viyana oldukca pahaliydi ve cok fazla da birsey yoktu acikcasi gorulecek.

Prag cok guzel, ama fazla turistik bir sehir.

Berlin'i de begendim oldukca. Ozellikle duvar muzesi baya etkileyiciydi. Ama her yerde bir West Berlin propagandasi hissediliyordu, bundan biraz rahatsiz oldugumu söylemeliyim. Ayrica Dogu-Bati ayriminin sebepleri sanki hasir alti edilmis gibi.[Sonradan edit: Bunu çok iyi ifade edememişim. Farklı kutupların varolmuş olmalarının sebebinden ve artık biri yok olduğuna göre tarihi galipler yazar şiarıyla sadece kaybeden tarafın kötülüklerine vurgu yapılması, kazanan tarafın kötü yönlerinin hasır altı edilmiş olmasından bahsediyorum. Aids'de insanları başarı ile öldürebiliyor, aids virüsünün ölmüş olan insandan daha mı nitelikli olduğunu söylemeliyiz yani?] Duvar'in parcalari 9 euro'ya satiliyordu lan. Saka gibi..

Deginmek istedigim bir diger nokta ise, her yeri isgal etmisiz lan. Elini kaldiriyorsun Turk'e carpiyor.

Gordugum sehirleri notlandirayim#

Viyana'ya 5 veriyorum. Regensburg'u tercih ederim Viyana'ya net bir sekilde.

Prag 7.5.

Berlin 7 falan gibi.

Hic gece hayati yasayamadim lan. Oktayin sucu. Yarin Amsterdam.

Hiç yorum yok: