19 Ekim 2012 Cuma

Bertrand Russell


Throughout the well-to-do classes, therefore, there is nothing to mitigate the bare undiluted fight for financial success.
From quite early years American boys feel that this is the only thing that matters, and do not wish to be bothered with any kind of education that is devoid of pecuniary value. Education used to be conceived very largely as a training in the capacity for enjoyment-enjoyment, I mean, of those more delicate kinds that are not open to wholly uncultivated people. In the eighteenth century it was one of the marks of a "gentleman" to take a discriminating pleasure in literature, pictures, and music. We nowadays may disagree with his taste, but it was at least genuine. The rich man of the present day tends to be of quite a different type. He never reads. If he is creating a picture gallery with a view to enhancing his fame, he relies upon experts to choose his pictures; the pleasure that he derives from them is not the pleasure of looking at them, but the pleasure of preventing some other rich man from having them. In regard to music, if he happens to be a Jew, he may have genuine appreciation; if not, he will be as uncultivated as he is in regard to the other arts. The result of all this is that he does not know what to do with leisure. As he gets richer and richer it becomes easier and easier to make money, until at last five minutes a day will bring him more than he knows how to spend. The poor man is thus left at a loose end as a result of his success. This must inevitably be the case so long as success itself is represented as the purpose of life. Unless a man has been taught what to do with success after getting it, the achievement of it must inevitably leave him a prey to boredom.

16 Ekim 2012 Salı

Facebook'ta statusuna mal mal şeyler yazan mallar olur ya, uzaktan arkadassindir, ancak yolda görsen falan konusursun. Benim karsilastigim ecnebilerin cogu öyle insanlarmis gibi geliyor bana. Ki karsilastigim ecnebiler akademik basarisi yüksek sahislar. Tanistigim yabancilarin %83'ü gerizekali diyebilirim. Demek istedigim sey, IQ'larinin düsük olmasi degil(obviously), ama they're missing dimensions. Bilmem anlatabiliyor muyum?

Ve fakat yurt disinda tanistigim Türklerin de büyük kismi gerizekali. Sanirim, insan belli bir yerde uzun yillar yasayip sosyal cevresini olusturdugunda, gerizekaliliklara daha az maruz kaldigindan, dünyada daha az gerizekali oldugu yanilgisina kapiliyor.

Sakso cekmek deyimi Clinton öncesi var miydi acaba? Dilimize o kadar dogal bir sekilde yerlesmis gibi geliyor ki.

Cok güzel bir atasözü ögrendim: Dügüne herkes gider, ama yarragi bir tek gelin yer.
Edit: Bir tane daha ögrendim. Bir amin hatri dagi tasi yatiri.(ege sivesiyle)

Bu post'u Türkce karakterlerle yazmaya calistim, basim döndü. Özür dilerim.

Hizli konusan insanlar hosuma gidiyor.

Blonde Redhead'le kafayi bozdum. Daha önceden de biliyordum, ama sadece birkac ünlü sarkilarini dinliyordum ve sanki tüm albümlerinin güzel olmasi mümkün degilmis gibi geliyordu. Yanilmisim. Kazu Makino cok seksi bir de ya, yok böyle bisey, aksani, tavirlari, göz alti torbalari, sarki söylerken dans edisi... Ilk kez bu kadar seksi cekik gözlü görüyorum. Onu da daha önce de görmüstüm ve aklimdan hicbir sey gecmemisti. Nasil kacirmisim bilemiyorum. 43 yasinda tas gibi. Italyan abiler de acayip cool, ayrica ikizler. COK ACAYIP.



Ikizler gercekten de cok ilginc bir sey ya. Özellikle birbirleriyle konusan bir cift ikiz gördügüm zaman icimi husu kapliyor, imreniyorum.

Sakalli abi davulcu. O hep böyle daha bir kenarda duruyor sanki, cool. "DRUMMERS ARE ALONE" diye bir t-shirt yaptirsam güzel olurdu. Kerem'e verirdim.


Anneme kücükken ismimin manasini sordugumda 'Güclü/kuvvetli' anlamina geldigini söylerdi. Halbuki, daha önce de belirttigim üzere ismimin manasi 'Tek hörgüclü erkek deve'. Bu durum, ben büyürken maruz kaldigim psikoloji üzerine güzel bir örnek olsa gerek. Ne cikarimlar yapmaliyim bilmiyorum.

Bosch'ta staj yapiyorum ya. Sirketten cikip otobüse yetismeye calisan beslerce insan görüyorum takim elbiseleri icinde(onlarca derdim de biraz fazla olacakti ehe). Ve tiksiniyorum. Bence bu imge, corporate hayati ve insan hayatinin yok olmasini güzel bir sekilde simgeliyor. Tabi ki daha tassakli olanlarinin hepsi hususi araclariyla geliyorlar, ama cok bir fark oldugunu düsünmüyorum. Otobüse kosan zihniyetin arabasi da olacak tabi ileride, ama zihniyet degisecek degil.

Almanya hakkinda bir aydinlanma yasadim bir süre önce. O sirada aydinlandigimi hissetmistim, ama su sirada aydinlanmamin üzerinden bir miktar vakit gectiginden ayni yogunlukta hislere sahip degilim. Aydinlanmamin konusu, Almanya'nin amiyane tabiriyle yarrak gibi bir ülke olmasi. O noktaya kadar sorunun bende oldugunu ve entegre olmam gerektigini düsünüyordum. Fakat gecen gün spor salonunun soyunma odasinda üstümü degistirirken yine o sikindirik Alman radyolarindan gelen müzigi duymamla kafama dank etti bu durum. Elabore etmek gerekirse, erkeklerin tipi gercekten cok kötü. Indie ibneler diye aciklayabilirim, adama benzeyen kimse yok. Ibneler yanlis anlamasin da, maskülenite sifir yani, offensive bisey söylemis olmak istemiyorum, pardon. Örneklerle gösterecektim, ama bulamadim internette. Ikinci olarak, gercekten coook kötü müzik zevkleri var. Zevkler kisiden kisiye farklidir muhabbetine mahal vermeyecek ölcüde kötü. Önemli klasik müzik eserlerinin büyük kisminin buradan cikmis olmasi da bir muamma olsa gerek tabi. Haksizlik ediyor olabilirim, elektronik müzikten de ben anlamiyorum mesela. Belki cok acayip elektronik müzik ortamlari vardir.

En sikintili kisim da zihniyet. Hepsinin götünde tipa var sanki. Aptalca bürokrasi ve prosedürlere yapilan isin degerinden daha fazla önem veriyorlar. Ve evet basarili oluyorlar endüstride, fakat o zihniyetle kim calissa basarili olur. Sanki sürekli, evsiz, issiz kalacagim korkusuyla calisiyorlar, mutlu olabileceklerini hic tahmin etmiyorum. Eglenen insanlar görmek istediklerini de sanmiyorum. Bir eleman "2. Dünya Savasin'ndan sonra cok zor günler gecirdiler, yine o duruma gelmekten tirstiklari icin bu zihniyetteler." gibilerinden bir seyler demisti. Bilmiyorum. Bir de üzerine, hava da her zaman bok gibi tabi.

Son olarak bir Ausländer olarak hic Alman arkadasim olmadigini belirtmeliyim. Gördügüm Almanlarin coj büyük kismi yabancilarla takilmak istemiyor. Iyi Almanca konusup Germanize olursan konusuyorlar, ama ondan önce degil. Bu her yerde böyledir denebilecek bir durum oldugunu düsünmüyorum. Cünkü gayet enternasyonel ortamlarda da bu durum devam ediyor.

Sevdigim seyleri saymak gerekirse, hamur islerinin bazilari cok güzel. Ve tabi, Alman kizlarini gercekten cok begeniyorum. Uzun boylu, uzun bacakli ve genis omuzlular. Ama beni sikmiyorlar, indie ibneleri sikiyorlar. O yüzden bu durum da irrelevant olsa gerek.

SU VÜCUDA BAKAR MISINIZ YA!!?