25 Şubat 2011 Cuma

Yüzüçbin yılı nasıl bir yıl olacak acaba? Bence 1970'ler Türkiye'si gibi olacak, her şey çok eski görünecek, sandalyeler falan.

BJ şimdi Before Jesus'ın kısaltması da olabilir di mi? Ama blowjob'un da kısaltması, bu ilginç. BJ dunk:


Okulda bana rastlayan kişiler iç huzurunu sağlayamamış biri olduğumu düşünebilir. Fakat okulda olduğum için öyle davranıyorum, başka yerlerde kedi gibiyim.

Kerem hani her gün yazıcaktın lan, anca çalışıyosun sabahlara kadar ehe.

Bir de düğmeye basma durumundan bahsetmek istiyorum. Felsefe de yapılabilir bu konuda, ben felsefe yapmayayım da,  bazı düğmeler basınca o basma tatminini vermiyor. Bazı düğmelere basınca ise tam basmış gibi hissediyorsun. O zaman iyi oluyor.

Konuştuğumda mantık ve zeka fışkırıyor bence çevreye.

Eve gitmek çok güzel bir şey, şiir yazdım.

Eve gitmek

Eve gitmek çok iyidir
Hep eve gitmek isterim
Arkadaşlarım bir yere çağırsa
Yok ben eve gidicem derim


Bir kız sana vericem
Akşam çıkalım dese
Çıkarım yani ama
Çok emin değilsem vereceğinden
çıkmayadabilirim.
Çünkü evde olmak güzel.

14 Şubat 2011 Pazartesi

Okuldan nefret ediyorum. Okul ölsün istiyorum. Okulu yakmak istiyorum.

Sakın interaktif kayıtlar için altyapı yapmasınlar, onun yerine "except wireless users" yazsınlar. Sabahın köründe gidelim, halk ekmek kuyruğu gibi labların önünde sıraya girelim, birbirimizi ezelim. 

İnsanların kalitelisi var kalitesizi var, bazı insanlar çok bariz bir şekilde kalitesiz. Kalibre meselesi, kalibre.

Fakirliğin gerçekten de hiçbir ilginç yanı yok. Bu postu editliyim yarın.

Edit: Daha editliycem, üşeniyorum.



Soyadım Böhürler olsa utanırdım, böhürlemek.
Asuş'u öpüyirum buradan. Yüzkitabına girmeyeceğim artık, çok oyalanıyorum orada. Değerli vaktimi harcıyorum ve de gördüğüm şeyler sinirimi bozuyor. Ekşi Sözlük de aynı şekilde, bazen sırf sinirimi bozmak için oralara giriyormuşum gibi geliyor. Ekşi Sözlüğe yine biraz girerim ama sanırım.
Bu dönem kendime verdiğim diğer bir söz ise bu dönem asla ve kata sabahlamayacağım.
AVM'nin açılımının alışveriş merkezi olduğunu geçenlerde öğrendim, AVM nedir lan diyordum ve fakat alışveriş tek bir kelime ve "Alışveriş Merkezi"nin kısaltmasının AM olması daha doğru ve güzel olur. 
Deli İbrahim'e çok üzüldüm.Bi sktirip gitsinler ya cidden çok üzüldüm.

13 Şubat 2011 Pazar

İlişkiler Üzerine

Totaliterizm hayatın her yerinde. Örneklerin pek çoğunun bize etkileri olsa da, bu etki genelde direkt bir şekilde olmuyor. Aşk ilişkileri ise buna bir istisna.

İlişki olayının temeline indiğimiz vakit, aslında o kadar da kutsal bir şey olmadığını görüyoruz. Günümüzde (ve geçmişte de) insanlar kendilerinden başka kimseyle ilgilenmedikleri, daha önce hiç olmadıkları kadar yalnız oldukları için, örneğin, başlarına bir iş gelse gerçek anlamda biraz olsun umursayacak bir insanın varlığı için yanıp tutuşuyorlar(tutuşuyoruz, kendimi de bunun dışında bırakamam).

İlişki bir anlaşma, şartları da şöyle: Ben normalde seni sallamam, seninle ilgilenmem; ama sen beni diğer tüm insanların üzerine koymayı kabul edersen ben de aynı şeyi kabul ederim. Seni çok sevdiğim için değil, kendimi biraz daha güvende hissetmek için.

Bu yüzden, ayrılmadan önce günde 12 saat görüşen insanlar ayrıldıktan sonra birbirlerinden nefret ediyor, birbirleriyle görüşmek istemiyor. Özledikleri zaman da özledikleri şey asla "o kişi" değil, o sırada hissettikleri şeyler.

Ve bu yüzden, ilişkide taraflardan biri herhangi bir karşı cinse biraz yakınlık gösterdiğinde bu durum diğer taraf için bir sorun oluyor. Hatta daha ileri safhalarda kendi cinsinizle ya da bilgisayar oyunlarıyla vakit geçirmeniz bile bir sorun haline gelebiliyor. Sahip olunan emniyet duygusunun kaybolması endişesinden ileri geliyor bu durum.

Halbuki, bu kıskançlık meselesi aslında oldukça bencilce ve totaliter bir tutum. Çünkü birini sevdiğiniz için o kişinin tapusuna sahip olmazsınız. Evlilik kurumu her ne kadar bu söylediğime karşı olsa da traş(saçma) ve toplumun dayattığı bir kurum olduğu için problem yok. Toplumun dayattığı her şey iğrenç.

Bilmeliyiz ki şunu sevme eylemi, bunu sevme eylemini dışarıda bırakmaz ve kimseyi kısıtlama hakkına sahip değiliz.

Bir diğer husus da şu ki, aşk delice bir eylem değildir. Duygularımız düşüncelerimizden ayrılamaz. Toplumun aşktan daha önemli öncelikleri varsa, bu bizim için de geçerli olmak zorunda değildir. Sonuç olarak, her zaman gayet de rasyonel tercihler yaparız.

1 Şubat 2011 Salı

Farklı Açılar ve Stoya

Başarısızlıklar üzerinden devam edebiliriz, zira yaşadıklarımızdan yola çıkıyoruz.

Öncelikle quantumcu inorganikçi birtakım oropsu çocuklarına lafım:

Quantum: Averajda 25 çakmışım curve'e ırzını sktiimin çocuğu, bb nedir?
Inorganic: Finalde 83 aldım lan curve'e 30 çaktım, cb nedir ha?

Gördüğünüz gibi bir miktar sinirliyim. Çevremde başını şişirebileceğim bir Asuş olmadığı için bir yere lazım yazmak.

İyi yaptığı şeyi sorgulamıyor kişioğlu, bu yüzden hep aynı kişiler kürek çekiyor.

Neden yaptığımız şeyi yapmaya devam ediyoruz? Daha spesifik olmak gerekirse, neden kürek çekiyorum?(Çünkü, neden bu içerisi dışarısından soğuk, egomanyağı hocaların ve embesilötesi öğrencilerin barınağı, sktiriboktan bölüme devam ettiğim sorusunun cevabı çok büyük bir muamma sayılmaz.)

Cevabı tam olarak bilmiyorum. Bu sezon kürek çekmem bir hata mıydı, bunu da bilmiyorum. Fakat gerçekten de bugün yaşadığımız şeylerin etkisini yarın görmemiz gibi bir durum söz konusu olmak zorunda değil.

Evet, antreman yapıyorum. 5 yıl önce de antreman yapıyordum. Antremanlar çok fazla değişmedi, derecem de fazla değişmedi(pöh), ve yaptığım şeyler az çok aynı olsa da her şey farklı. "Bu yıl" benim için farklı bir durum ve eminim(umarım), bu yıl yaşadıklarım bana daha önce sahip olmadığım bazı şeyler katacak.


Bugün Petar'i hamama götürdük, Baha keseledi adamı :) Kamp fena gitmiyor, ama su kötü genelde.


Aslında kürekle ilgili olmayan pek çok şey var düşündüğüm ama sktiret şimdi.

Yine de,

İnsan ne kadar büyük stres altında olursa olsun, hep şimdiki zamanda kalmalı, ayaklarını yere sağlam basmalı(ne çok sert ne çok hafif, raad olmalı yani), yaptığı şeyin ne kadar zor ya da yorucu olduğu ile değil yaptığı şeyin ne olduğuyla ilgilenmeli, her aşamada hedefler koymalı ve bunları sürekli revize etmeli. Yapmayı seçtiğimiz şeyleri ve yapmayı planladığımız seviye dahilinde. Birtakım karaktersiz orospu çocuğu sürülerine rağmen.