12 Temmuz 2009 Pazar

Joghurt Mild

Kerem tatile çıktın sanırım. İnsan iki satır mesaj atar gitmeden önce zibidi. Ya da msn'den yazdığım "at yarrağısın" lafına mı küstün? Neyse, iyi vakit geçirmektesindir umarım.

Her insan dünyayı değiştiriyor. Her insan en azından bir kişinin yaşamına dokunuyor, farklılık yaratıyor. Bir şeyler için çabalıyor, başarılı ya da başarısız oluyor. Her insanın büyük sevinçleri ve acıları olmuş.

Biz ise, sokakta yürüyoruz ve karşı karşıya geldiğimizde paltolarımız sürtünüyor en çok. Halbuki, birbirimizin özünü hissedebilseydik yolumuza devam etmeden önce kucaklaşırdık eminim. Kim olursa olsun.

Otostopçu'nun Galaksi Rehberi'nde anlatılan bir ırk vardı. Söz konusu gezegen halkı evrende refahları en yüksek canlılar topluluğu olduklarından, diğer ırkların düşmanlığını kazanmışlardı. Huzurlarını bozmak için telepati lanetine maruz bırakılıyorlardı ve daha sonra huzurları bozuluyordu gerçekten.

Lakin, bence bu yeteneğe hepimizin sahip olması muhteşem bir şey olurdu. Yaşıyoruz, yaşıyoruz ve yaşamaya devam ediyoruz. Ama kaç kişiyi gerçek anlamda, her şeyiyle tanıyabiliyoruz ki?

Almanya'daki ikametim boyunca beni hafifçe de olsa rahatsız eden durum bu. Hiçbir şeye dokunamamış gibi hissediyorum burada. Hiçbir etki yaratmamış gibi. Ama küçük de olsa bir etki yarattığımı düşünmek isterim. Erasmus insanlarında, öğretmenlerde ya da en azından marketteki kasiyerde. Kelebek etkisi, evet.

İşin güzel kısmı şu ki, bu şekilde düşündüğümüz vakit, dünyanın bir anlamı oluyor. Yaşayıp, yaşayıp, ölüp, azota falan dönüşmüyoruz. Yani dönüşüyoruz da, dünya hiçbir zaman aynı olmuyor, hem de bizim sayemizde. Çiçek çocuklar falan di mi? Kıçıma çiçek sokup peace diyerek dolaşayım sokaklarda şimdi de.


Not: Bir de evet, öyle böyle. Ama sonuna kadar benimle kalacak tek kişi bile olmayacak. Senin içinde öyle. Eternal truth, çok da kötü bir şey değil.

11 Temmuz 2009 Cumartesi

5 Temmuz 2009 Pazar

Andy!

Amerikalılar hakkında benim de bir miktar sahip olduğum ön yargıya göre bu millet kültürsüz ve ukala denyolardan oluşmaktadır.

Andy Roddick, o uzaktan gördüğünüzde tipik bir Amerikalı diyeceğiniz adam, bu önyargıyı tamamen kırıp paramparça etti. Kariyerinin başlarında iyi servisi olan sıradan bir oyuncuydu. Hiçbir zaman ukalaca bir şey söylediğini, kortta çirkefçe bir hareket yaptığını görmedim.[Terbiyesizlik diye nitelendirelebilecek şeyler yaptığını söyleyenler çıkabilir, bilmiyorum doğruyu söylemek gerekirse.]

Son yıllarda kendini gerçekten çok geliştirdi. Tenisin Hall of Fame'ine girecek kadar iyi bir oyuncu bence kendisi artık. Dünya üzerindeki en hızlı servisleri atan kişi olması da cabası.

Ve bu; ziyadesiyle sempatik, çalışkan ve tevazu sahibi adam, bugün Federer'e karşı Wimbledon finalindeydi. Final öncesi onu küçümseyenler ve Federer'in maçı rahatça 3-0 alacağını söyleyenler oldu.

Andy ise bu söylenenlere yanıtını kortta verdi. Federer'in servisini kırarak ilk seti 7-5 aldı. Daha sonra tie-break'ler sonucu ardarda iki set verdikten sonra 4. seti tekrar Federer'in servisini kırarak kazanmasını bildi.

Final seti tek kelimeyle epikti. Tam 95 dakika sürdü. Roddick çok, çok iyi dayandı. Durum 8-8'ken servis kırma şansı da yakaladı. Ama maalesef olmadı. Nihayet, yorulmaya başladı Roddick. Federer ise kendini gücünü ekonomik kullanarak Roddick'in hata yapmasını bekledi ki, başarılı da olsa, bence hoş bir strateji değil. Yine de sette durum 15-14 olana kadar dayandı Andy ve benim gönlümün şampiyonu olmayı başardı.

Ödül töreninde, kızarmış gözleriyle "Günün birinde yukarıda bu turnuvayı kazananların isimlerinin yanında benimki de olacak." şeklinde söz veren Andy'e saygım bir kat daha arttı . İnanıyorum ki seneye kondisyon basıp gelirsen ağlatacaksın Federer'i Andy'm. Muhteşem performansın için teşekkürler.

4 Temmuz 2009 Cumartesi

Uykum var. Ama iddiaya girerim yattığım zaman uyuyamayacağım.

Derslerime uyanamadım sabah. Kamera kaydı yaptım. Buzdolabımdaki gıdalarla ilgili bir belgesel üzerine çalışıyorum.

Spor salonuna gittim. Nereden baksan çok taş bir hatunla 2 dakikaya yakın konuştum. Blockbusters isimli Jackie Chan'in oynadığı bir hede varmış, dizi sanırım. Konu bu idi.

Guinness ve Budweiser içtim. Guinness'in daha süper bir şey olduğunu bir kez daha teyit ettim.

Gazete ve kitap ya da herhangi bir şey okumadım, ders çalışmadım.

Şimdi yatacağım. Sonra uyuyup uyanacağım, uyuyup uyanacağım. Bir süre böyle gittikten sonra da öleceğim.

2 Temmuz 2009 Perşembe

Shagwell By Name, Shag Very Well By Reputation

Merhaba blog. Lüzumsuz şeyler yazmak istemediğimden pek bir şey yazmıyorum bir süredir. Lakin görünüşe göre lüzumlu bir şeyin aklıma gelmesini beklersem oldukça uzun bir süre daha beklemem gerekecek.

Öncelikle son zamanlarda başımdan geçen ilginç olayları anlatmak istiyorum. Hım, ...

Öhöm, şaka bir yana, son 5 gündür birkaç dakikadan daha uzun sürmüş tek konuşmamı yaptığım imrovize menemenin ham maddeleri sucuk, soğan, salça ve yımırta ile yaptım. O da monolog oldu tahmin edersiniz ki. Kameramla dışarı çıkıp dağı taşı, bitki örtüsünü çekiyorum sıkıntıdan eheh.

Hoş bir durum sayılmaz bu tabi, lakin çok da mutsuz olduğumu söyleyemeyeceğim.

Funk'ı keşfettim ve bu beni oldukça heyecanlı bir ruh durumuna soktu! Sorberi'deki Funky Emotions'ı denk geldiğim vakitler keyifle dinliyordum, ama onun ötesinde pek bir fikrim yoktu funk konusunda. Sonra bir anda vahiy indi. Ben de funk albümleri indirmeye başladım. Şahane bir şey cidden yahu, dans ediyorum odada kendi kendime.

İlginçtir, bu türü dinleyip de beğenmeyecek çok fazla müzik dinleyicisi olduğunu tahmin etmiyorum. Lakin, taşı toprağı altından yurdumda Nolgoroth'lu industrial deadly garden metal grubu, Satanic Tales of the Ancient Sarcophagus'un bile hayranları bulunurken, Funk hakkında bilinenler, MJ[rip], Austin Powers[a.k.a. İzlenebilecek en komik film serisi]Vice City, , vs.'den ibaret[Aklıma gelirse başka örnek, ekleyeyim buraya].

Funkadelic, Bootsy Collins ve Defunkt'ı sevdim. Resimdeki Bootsy Collins.

Bahsettim mi hatırlamıyorum, burada bir Türk marketi bulup, sevinçle kangallarca sucuk almıştım. Dün gidip eti puf aldım 12 tane[20 cent tanesi]. Düşüncem günde 3 adet tüketip 4 gün sonra tekrar eti puf stoku yapmak idi. Ama 2 saat içinde bitirdim hepsini ehueh. Bir de, Ortam olmazsa katiyen içki içmeyen bir insan olduğum halde bira aldım.[Deutschland Eindruck] Şişesi 34 cent ama lan! Guiness alacağım bir de geldiği zaman, kalmamıştı dün markette.

Haftasonu şenlik vardı Regensburg genelinde. Bürgerfest sanırım ismi. Şehrin muhtelif yerlerinde konuşlandırılmış -tahminimce- 20'ye yakın sahnede oldukça kaliteli müzik çalındı. Çıkıp dolaştım ben de, güzeldi. Sabaha karşı beşe kadar apartmanın altında çığıran orospu çocuklarını saymazsak tabi. Ama permanent orospu çocukları onlar, festival birazcık daha azmalarına sebep oldu sadece. Yoksa saolsunlar yalnız bırakmıyorlar beni karanlık gecelerimde eheh.

İyi antreman yapıyorum şu sıralar. Hatta gideyim antreman yapayım şimdi.

Peace Out!