11 Aralık 2008 Perşembe

I Wanna Be Anarchy!

Komşu ülkemiz Yunanistan'da ayaklanma var. 15 yaşında bir çocuğun polis ateşi sonucu öldürülmesi sonucu tetiklenmiş olaylar. Eylemlerin doğruluğu, yanlışlığı hakkında konuşmak ya da provakatörler vs. tarzı laflar etmek olayın asıl önemini kaçırmak olur.

Birleşen ve tepki veren insanların gücünü görmek heyecan verici.

Bu olaylar, insanların hala; sistemden, devletten, polisten, askerden daha güçlü olabileceğine dair bir umut.

Bu olaylar, hakların verilmediğini, alındığını hatırlatıyor bize.

Bu olaylar, sadece bir kişinin devlet tarafından öldürülmesiyle ilgili değil; aynı zamanda neo-liberal politikaların, vahşi kapitalizmin sebep olduğu krizlere karşı biriken öfkeyi gösteriyor.

Bir de Ege'nin diğer tarafı var tabi.

Bizde ise bir münferit olaylar silsilesi ve kılı kıpırdamayan halk var. Peki bu kadar basit mi? Yani Türkler duyarsız koyun sürüsü, Yunanlar duyarlı vatan-severler mi?

Ortaya çıkan bu tabloda suçlayabileceğimiz son merci halk olur.

İnsanlarımızın bu hale gelmesinin başta eğitim sistemi olmak üzere, geçmişteki faşist ve kriminal faaliyetler gibi birçok sebebi var. İnsanlar fişlenmek istemiyorlar, korkuyorlar, değişime inançları yok. Ve en önemlisi de bilinçlendirilmiyorlar.

İşte, bu noktada halkı aydınlatacak, onlara bilinç kazandıracak aydınlara ihtiyacımız var. Ama Radikal ve Taraf gazetesi yazarları gibi vizyonsuz(veya satılmış) tatlı-su aydınlarına değil!

Kontr-teröre, polis şiddetine, ırkçılığa, faşizan uygulamalara mı karşısın? O zaman savunacağın şeyleri bilmen, bunların bir sebep değil sonuç olduğunu görmen gerekir. Bu iş ABD güdümlü hükümetin politikalarına toz kondurmayıp, TSK mensubu paşalara "giydirmeye" uğraşmakla olmaz. [Evet, süpersin, çok cesursun, askere bile karşı durabiliyorsun.]

Anti-emperyalizmi savunmalısın. Asıl meselenin çarşaf-türban değil, sınıf-çatışması, gelir eşitsizliği olduğunu anlatmalısın. Sömürü düzenine karşı çıkmalısın! Türkiye'nin ancak tam-bağımsız bir ülke haline geldiğinde şeffaflaşma ve demokratikleşme gibi adımları atabileceğinin ayırdına varmalısın.

Milletimiz, devletini, askerini, polisini korur ve sever. Sevmelidir de! Tüm devletler, polisler teröristtir vs. saçmalıklarına prim verecek değiliz. Ama devlet, insanını korumak için vardır, öldürmek için değil. Halkımızın, vatanseverlerimizin hakkı ve görevi de bunu gerektiğinde demokratik yollarla devlete hatırlatmaktır.

Kitlelerin gücü hala önemli...

Sonradan Edit: Politika diye bir şey olduğunu öğrenen Buğra yazı yazmaya karar veriyor Vol:2. Mal.

3 yorum:

Unknown dedi ki...

Cok guzel bir yazi olmus gercekten gonulden tebrik ederim.

Cok cok onemli yerlere, gerektigi gibi temas etmissin.

S dedi ki...

malesef bizim ulkemizde pek degil..

Buğra dedi ki...

Haklısın, değil. Aslında problem şu ki bizim ülkemizde kitle oluşamıyor:) Türkiye'de Yunanistan benzeri olaylar yaşansaydı, bir kere jandarma öğrencilere "dokunurdu". Ya da en basitinden bu gençler öldürülürdü birileri tarafından.