13 Şubat 2009 Cuma

Özen Göstermek Üzerine


"Ben çok televizyon izlerim." diye bir giriş yapayım. Hiç izlediğiniz şahane-eğlence dolu programı kapatıp bir şey yapmadan öylece durduğunuz oldu mu? Meditasyondan falan bahsetmiyorum. Zihni herhangi birşey yapmaya zorlamadan serbest bırakmak, oradan oraya dolaşmasına izin vermek. Bir an öncesinde, ambale bir şekilde önümdeki kutuya bakarken, diğer anda düşüncelerin beynime hücum etmeleri ve kendiliğinden gezinmeleri beni makul bir seviyede etkiledi dün.[Evet dün oldu bu, ilk kez dün düşündüm.]

Okuduğum kitaptan bir cümle geldi aklıma. Düşünmek gibi eğlenceli bir faaliyet dururken, insanların neden televizyon izlediğini sorguluyordu. Şimdi de birazcık alakasız olarak, Ford Prefect'in insanları gözlemleyip, önce, bu canlı türünün beyin fonksiyonlarını devam ettirebilmesi için hiç durmadan konuşması gerektiği izlenimi edindiği, sonrasında aslen çeneleri durduğu zaman beyinlerinin çalışmaya başladığı sonucuna vardığını hatırlıyorum. Gülümsüyorum.

Hareket etmemen gerekiyorsa hareket etmemek sıkıcı bir iştir. Ama, motivasyon ile eylem kesiştiği sürece hiçbir iş sıkıcı olmaz sanırım. Sadece durup düşünmek her ne kadar sıkıcı görünse de, bu yüzden sıkıcı değil işte. Bu noktada şu an okuduğum kitapta da tartışılan özen göstermek üzerine konuşmak istiyorum.[ve bunu yaparken katiyen özen göstermediğimi söylemeliyim bu cümleyi yazmam 15 dakika falan sürdü çevremdeki girişimlerden dolayı.]

Benden çok süpersonik imam olurdu. Dediğimi yapın, yaptığımı yapmayın efenim. Şu diyeceğimi iyi dinleyin örneğin: Özen göstermek, hayatınızda en çok özen göstermeniz gereken eylemdir.[ehe]

Özne ile nesnenin bir olması, bu da kitaptan bir kavram. "Özne ile nesnenin bir olduğu anlar için yaşıyoruz." desem çok da yanlış birşey söylemiş olmam. Sanatın amacı da bu, sporun da. Gerçekten iyi bir kitap okuduğunuz zaman onunla bir olursunuz, aklınızda başka hiçbir şey olmaz. Kendim için bir örnek vermem gerekirse, yeterince sağlam bir antreman yapıyorken tek düşündüğüm şey bir sonraki kürektir.

Söz konusu nesne diğer insanlar olduğunda da pek farklı sayılmaz bu durum. Belli bir molekül, sadece kati olarak belirlenmiş bir frekansta gönderilen ışığa tepki verir. Dalga boyunun bir nanometre artması ya da azalması tepkinin yok olmasına sebep olur. Karşınızdaki kimseyle tamamen aynı frekansta olduğunuzu hissettiğiniz oldu mu hiç?[Olmadıysa, samimi olarak üzgünüm sizin için.] O frekansı yakaladğınız sırada ne kadar harika hissettiğiniz hatırlıyor musunuz?

Özen göstermek burada giriyor devreye. Nesnenize odaklanmadığınız sürece, "özen göstermediğiniz" sürece asla erişemezsiniz o birlik durumuna. Yapılan her eylem, en küçüğü bile özen gösterilecek kadar değerlidir. Daha ötesi, o değeri verirseniz, karşılığını da fazlasıyla aldığınızı göreceksiniz. Ben herhangi birşey yaparken, örneğin ders çalışırken müzik dinlerim mesela. Buna rağmen, bu iki eylemden birini tek başına yaptığımda hem verimimin hem de aldığım keyfin daha fazla olduğunu yadsıyamam.

Ders çalışmayı ele alalım mesela. Neden "sadece" ders çalışamıyorum? Bu soruya vereceğim yanıt çok açık. Çünkü ders çalışmanın getireceği bilgiyi küçümsüyorum, ÖSS'nin sonucunda bu bölüme girmiş olmasaydım asla çalıştığım kitapların kapaklarını açmayacaktım. Halbuki artık üçüncü sınıfın sonuna geliyorum ve görmeye başladım ki, bu düşünceler büyük bir haksızlık. Hem kitaptaki bilgiye, hem de kendime karşı. Bu şekilde düşünmeye devam edersem asla mutlu olamam ve dahası öğrendiklerim güzel ve değerli şeyler. Aslına bakarsanız tüm bilgiler öyle, ama ezberlendiği zaman değil. Duyumsandığı ve algılandığı zaman. Başka bir şey için değil de, sadece öğrenmek için öğrendiğiniz zaman. Özen gösterdiğiniz zaman.

İnsanlar için de bir fark yok. Sadece değer verdiklerimize mi özen gösteririz, yoksa özen gösterdiğimiz insanlar mı değerli olur bizim için? Paradoksumsu birşey oldu bu sanırım, ama ikinci kısımdaki doğruluk payının daha fazla olduğunu seziyorum. Bu bakımdan düşünüldüğünde aynı frekansı en çok yakaladığımız kişinin kız ya da erkek arkadaşlarımız olması pek süpriz sayılmaz sanırım. Çünkü, en çok özen gösterdiklerimiz onlar.

Özen göstermeyi başardığımızda dünyanın hem manevi hem de maddi anlamda çok daha iyi bir yer olacağına inanıyorum.

1 yorum:

alakasiz bisii dedi ki...

bayıldım yazına. sanırım biri bloguna yorum yazınca sana uyarı/güncelleme vb bişey gelmiyor. bunu ve diğerlerini göremeyeceksin yani.
o değilde; düşünmeyi düşünmek üzerine bişeyler yazsana. fikirlerini merak ettim