25 Mart 2013 Pazartesi

Spring & Winter School

Su sirada tamamliyor oldugumuz son 3 hafta icinde Almancasi "Ferienakademie", Türkcesi "Pustluktan öldügümüz icin dönem aralarinda size birtakim akademik aktiviteler kitlemeye devam ediyoruz." olan Bahar ve Kis okullarina - yazdigim sira ile-  katilim gösterdim.


Spring School, bir so-called 2 haftalik business school veyahut entrepreneurial bisey. Ilk gün bol bol tiksindim, kalkip gitmek istedim. Cünkü bu business olaylari beni oldum olasi geriyor, is dünyasinda herkesin yapmacik, kasinti orospu cocuklari olduguna dair bir önyargim var. Fakat, bunun bir marifet oldugunu düsünmüyorum ve bunu asmaya calisiyorum. 

Ilk birkac günden sonra proje yapma safhasina gectik ve triplere girmeye vaktim kalmadi. 6 kisilik bir grup olusturduk. Bu 6 kisiden 2'si hic gelmedi.  4 kisiden 2'sini cok yetersiz buldum, diger 1 kisiyi ise az yetersiz buldum. Hicbiri o kadar sinir bozucu tipler sayilmazlardi ama. Sonucta projeyi bitirdik, ben farkli fikirleri aptalca diye etiketlemeden önce daha fazla düsünmem gerektigine dair dersler cikardim kendime - yine -. 

Söz konusu siktiriboktan proje icin 3 gün üst üste 12 saatten fazla vakit harciyordum ki, gelecegimle ilgili umutsuzluga kapildim - yine -. Hayatim bundan sonra bundan ibaret mi olacakti? (Cevap: Muhtemelen evet.) Kerem bir sekilde calisabiliyor. Fakat, ben günde 8 saatten fazla calistigim her seferinde, sahsima yapilmis büyük bir haksizlik oldugu hissiyatina kapiliyorum.


Bu arada yazmadan edemeyecegim. Lebron icin o kadar mutluyum ki! Miami'de hep siritiyor. Dwyane Wade'le, Chris Bosh'la ne kadar iyi geciniyor. Heat art arda 26. galibiyetini aldi. Ve bence Lebron James cok mutlu. Cok mutlu derken, 'biz asla öyle mutlu olamayacagiz' ölceginde bir mutluluk. Bunu laf olsun diye yazmiyorum, bu tip seyler üzerine düsünüyorum hep. Bir de hazir yazi bütünlügünü kaybetmisken, Louie isimli dizinin de süper oldugunu düsündügümü söyleyeyim. Louis C.K. cool bir adam. 


Daha sonra Winter School icin Alplere Avusturya'da bir yerlere gittik. 6 gün sürdü. Cabuk gecsin diye her gün ictim. Farkettim ki ickiler icin de bir upper-downer kavramindan söz edilebilir. Bira icerken hep uyuyasim geliyorken, Jägermeister icerken yeterince enerji dolu olabiliyorum.  

Winter School'da ski yapiliyordu. Bir gün ski yapmak icin yaklasik €60 vermem gerekecekti. Bir daha hayatim boyunca kaymam, bir kere denesem mi acaba, sonra pisman olmayayim diye düsündüm. Fekat 60 euro'luk bir eglence yasayacagima ikna olmadim ve kaymamaya karar verdim.

Her gün icmek disinda, her gün kostum. Her ne kadar daglarda kosmak oldukca zor olsa da eski formumda olmadigimi(ve belki de bir daha o noktaya hic ulasamayacagimi) görüp üzüldüm. Son gün bir sekilde sirtimi sakatladim ve bütün gün yatmak durumunda kaldim. 

One Day (BABY WE'LL BE OLD O BABY EAT MY YARRAK BABY) ve Let Her Go isimli sarkilara onlarca kez maruz kalip bu sarkilarin ne kadar boktan olduklarini iyice özümsedim. 250bininci kere Wonderwall ve Knocking on Heaven's Door dinledim.

Bazi kisilerin, tatli tipler olduklarini  fakat tamamen farkli dünyalarin insanlari olduklarindan asla interaksiyon kuramayacagimizi, diger bir kisim kisilerin pek iyi tipler olmadiklarini, bunlar disinda kalanlari olusturan kümenin sifira yakinsadigini ve bunlarin da bizimle pekala iletisime gecmek istemeyebileceklerini bir milyonuncu kere gözlemledim ve yalnizlik triplerine girdim - yine -. Bir de giderek cirkinlestigimi düsündüm.


Profesör Grätzel'i dünya gözüyle gördüm. Profesör Grätzel beni ilgilendirmiyor. Ama saclari yumusacik görünüyordu Profesör Grätzel'in. 

Daglarda hava cok güzel. 


2 yorum:

Tunc dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Adsız dedi ki...

http://www.youtube.com/watch?v=8oPM-KNKWcE