11 Mart 2013 Pazartesi

Bilim ve sanatin ilerleme sekilleri arasinda benzerlikler var.

Bilimde de, sanatta da insanligin kolektif birikiminden izole edilmis bir sey yaratmak teknik olarak mümkün degil. Üretilen herhangi bir sey varolana tepkiden dogacaktir ve gercekten daha önce söylenmemis bir seye sahip olmak icin varolanin ne oldugu hakkinda etrafli bilgi sahibi olmak gerekir.

Diger bir benzerlik ise ifade edecek seyi olanlarin ifadenin araclarini yaratmasi. Newton nasil varolan fizik bilgisinin sinirlarina dayandiginda calculus'ü icat etmek zorunda kaldiysa, isigin nesneler üzerinde etkisini incelemek isteyen ressamlar da empresyonizm akimini yaratmis. 

Bu ilerleme paterni yalniz bilim ve sanat icin degil hayatin her alani icin gecerli. Fakat, bu alanlarin neredeyse tümünde, araclarin ögretimini amaclayan ruhsuz bir veri bombardimanina tabi tutuluyoruz. Araclarin, en basindan neden yaratilma ihtiyaci duyuldugu ikincil bir önem tasiyor. Tüketim toplumunun kisiliklere degil üretime ihtiyaci var, bu da yabancilasmayi doguruyor. 

Mont Sainte Victorie - Paul Cezanne



Hiç yorum yok: