20 Şubat 2012 Pazartesi

Eğer sonsuza kadar ya da en azından 1000 yaşına kadar yaşayabilecek olsaydık hayatımızın 30 yılını temel eğitim+üniversite+master+doktora ve/veya sürünülen işlere harcamamız mantıklı olabilirdi. Ama madem ölücez o zaman biraz daha keyif almamız lazımdı yaşamaktan. Çoğu zaman, sonunda rahat edeceğimiz ve gerçekten/tam anlamıyla mutlu olacağımız gelecek zamandaki afaki bir noktaya gözümüzü dikerek yaşamamız ne kadar üzücü. Ve mutlu olduğumuzda kaç yaşında olacağız, 40 mı, 50 mi? At what cost amına koyıyım ya. Gençken mutlu olmak gerekiyor, gençken insan daha çok zorluk kaldırıyor diye toplum, 'iğrenç bir gençlik yaşayın sonra rahat olursunuz' demesin. Gerizekalı toplum.

Kate Moss ilgimi çekti birkaç gündür. Hoş kadın zaten de, asıl olayı attitude, belli ki. Hayata karşı bir başkaldırmak istiyor herkes, hayat seni hiç siklemediği için, senin de sürekli hayatı küçümseyerek dolaşasın geliyor, nesin sen la diyerekten. Ama  bunu aksesuar, dövme ya da liseli tavırlarıyla göstermek adı üstünde, liseli ya da emo falan bir tavır.  Kate Moss, yamuk gözleri sayesinde zaar, hayata karşı bir siklememe ve küçümseme ifadesini her anında muhafaza ediyor. Şeyimde değilsin hayat. Kokain bağımlılığı hakkında "Defileye çıkıyorum, seyahat ediyorum, sevişiyorum; bu kadar boş bir hayat başka neyle doldurulur ki?" demiş, okuduğum yer sallamıyorsa.       

Neyse, bu kendimi güzel kelimelerle ifade edemediğim yazıyı bitiriyorum. Belki ileride Balkanlarda ya da USA'de yaşayabilirim ya, Amerika'da bazı yerler var kışın 10 derece üzerinde averaj.

Bu aralar hayalim, Ivana Sert'e ismin hallerini, diye kelimesinin kullanımını, -miş'li geçmiş zamanın kullanımlarını ve olsaydı falan gibi  kelimelerin kullanımlarını öğretmek.

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Hos bir yazi olmus bence Bugracim. hehe hayirdir sen bu boktan hayat karsisinda boyle naif yaklasimlar sergilemezdin?

hehe saka yapiyorum. Bence de sistemin ruhumuzu ele gecirmesine izin vermemiz lazim. Bu yaslar gelmeyecek amk.