1 Kasım 2012 Perşembe

Staji bitirdim. Sonra, "Oh amana yarraami soktugumun boschunu terk ediyorum." dedim, mutlu oldum. Sonra mutlulugumu paylasacagim kisilerin azligini/yoklugunu tekrar hatirlayip, üzüldüm. Pursuit of Happiness'daki Will Smith gibi eheh. Herkes öyledir herhalde. Ama yaptiklari seyleri facebook'tan ilan eden insanlar ne kadar üzücü degil mi? Ben üzülüyorum. Ilgi bekleyip bulamayan günümüz insani. Canlarim benim.

Daha sonra, Stuttgart'i terkedecegime biraz üzüldüm. Bu ilginc denebilir, cünkü bugüne kadar bir yeri terk edecegime üzülmemistim. Bu Stuttgart'a ayilip bayildigim anlamina gelmiyor. Comfort zone'umdan cikip sacma sapan yeni ortamlara girmekten yorulmaya basladigim anlamina geliyor.

Insanlarin evlenme psikolojisi de bununla paralel sanirim. Belli bir yastan sonra pata pata evleniyor insanlar. Evlenmeyenler de evlilik hakkinda konusuyorlar siklikla. Cünkü diyorlar ki, "Ölecegim, tek basima ölmemeliyim.". Ölümlülügümüze dair farkindaligimiz giderek artiyor. Hos degil. Biraz güvende hissetmek istiyoruz. Ölecek olmasak ihtiyac duymazdik böyle seylere o kadar.

Bavul hazirlamam gerekiyor. Sabah trene binmem gerekiyor. Yine. Iyrenc.

Hiç yorum yok: